21. yüzyılda, sağlık sisteminin birçok olanağından faydalanabilmemize rağmen, bazı durumların göz ardı edilmesi maalesef ki hala devam ediyor. 12 yaşındaki bir çocuğun baş ağrısının doktorlar tarafından küçümsenmesi, bizlere sistemin nasıl işlemekte olduğunu gözler önüne seriyor. Bu hikaye, hayatını kanserden kaybeden 18 yaşındaki genç, adını vermediğimiz bir ailenin yaşadığı trajediyi anlatıyor. Ailesi, bu talihsiz sürecin nasıl ilerlediğine ve baş ağrısının, zamanında müdahale edilmediği takdirde nasıl bir sürece dönüştüğüne dair ağır bir tecrübe paylaşıyor.
Çocukluk döneminde baş ağrısı birçok ebeveyn için olağan bir durum olarak algılanabilir. Ancak, bu durumun soyutlanması gereken bir problem olmadığı unutulmamalıdır. Çocuk, ne zaman ve hangi şartlarda baş ağrısı yaşarsa yaşasın, mutlaka uzman bir doktora başvurulmalıdır. İşte burada bir aile faciası yaşandı. 12 yaşındaki çocuk, günlerce süren baş ağrılarından bahsetti ancak ailesi ve doktorlar bu durumu ciddiye almadı. Çocuğun yaşadığı ağrılar, zamanla artarak dayanılmaz hale geldi. Fakat, çoğu doktorun düşündüğü gibi, bu tür durumların genç yaşta kanser gibi ciddi bir hastalığın habercisi olduğunu kimse tahmin edemedi.
Aile, baş ağrısının yanında başka belirtilerin de ortaya çıktığını fark etti; yorgunluk, iştah kaybı ve gece terlemeleri gibi. Ancak, durumu ciddiye alarak araştırmaya koyulmak yerine, genellikle bu belirtilerin stres veya büyüme çağındaki sorunlarla ilgili olduğunu düşündü. Ne yazık ki, bu tür düşünceler, çocuğun hayatına mal oldu. Tedavi edilmediği takdirde, bu belirtiler bir araya gelerek çocukta kanserin ilerlemesine yol açtı. Üzerinden dört yıl geçtikten sonra, 18 yaşında acı bir şekilde hayata veda etti.
Bu tür trajedilerin önüne geçmek için eğitimli ve farkında bir toplum yaratmak çok önemli. Çocukların sağlık belirtilerine dikkat edilmesi, hem aile bireyleri hem de doktorlar tarafından üst düzeyde değerlendirilmelidir. Ebeveynler, çocuklarının yaşadığı belirtileri küçümsemek yerine ciddiye almalı ve yeterince bilgi edinmelidir. Ebeveynlerin, çocukların sağlık sorunlarını anlamaları ve nedenlerini araştırmaları hayati önem taşıyor. Özellikle baş ağrısı gibi belirtiler, genellikle ihmal edilmekte ve geçiştirilmekte; ama alakalı bir başka sorunla karşılaşılabileceği göz ardı edilmektedir.
Erken teşhis, hayat kurtarır çizgisinde çok kritik bir öneme sahip. Aile, durumu ciddiye almadıkları için zamanla kanserin evreleri ilerledikçe gerçekleştirecekleri tedavi yöntemleri de daralmış oldu. Sağlık uzmanlarının, çocukların baş ağrılarını ve diğer belirtilerini ciddiye almak ve gerektiğinde ileri tetkik ve tedavi yöntemlerine yönlendirmek konusunda daha dikkatli olmaları gerektiğinin altı çizilmeli. Anne ve babaların da çocuklarını nasıl gözlemlemesi gerektiği konusunda iyi bir eğitim sistemine ihtiyaç var.
Hastalık durumu, her birey için farklılık gösterebilir. Bu yüzden baş ağrılarının ya da diğer belirtilerin nedenleri konusunda araştırma yapmayı ve doktor tavsiyelerini dinlemeyi ihmal etmemeliyiz. Eğitim ve bilinçlenme, benzer trajedilerin önlenmesi adına umut verici bir yol olacaktır. Çünkü hayatın ne kadar kısa olduğunu ve bir günün, hayatımızdaki her şeyi değiştirebildiğini unutmamalıyız. Bu tarz trajedilerin yaşanmaması için, çocukların yaşadığı sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri adına üzerimize düşen her şeyi yapmak zorundayız.
Sonuç olarak, baş ağrısı gibi basit görünen belirtileri asla göz ardı etmemeliyiz. Ailelerin ve sağlık sistemi çalışanlarının, çocukların yaşadığı fiziksel ve psikolojik belirtileri ciddiyetle ele alması şart. Çünkü kısa süreliğine de olsa geçiştirilmiş her belirti, gelecekte daha ciddi hastalıkların habercisi olabilir. Bu nedenle, her bireyin sağlığına ve özellikle çocukların sağlığına daha hassas bir şekilde yaklaşıp, gereken tüm tedavi ve uzman görüşleri alınmalıdır. Eğer aileler bu durumu erkenden fark etmiş olsalardı, belki de 12 yaşındaki bu çocuk hâlâ aramızda olacaktı.